
Petrol, yeryüzündeki çatlak ve kırıklardan yer altına sızarak, çeşitli hafif hidrokarbonlar, asfalt, katran veya bitüm olarak kayaçlar arasındaki boşluklarda toplanır. Bu özelliğinden dolayı, Latince “petra (kaya)” ve “oleum (yağ)” sözcüklerinden türetilen “petroleum (petrol)” adını almıştır.
Petrolün organik mi yoksa inorganik esaslı mı olduğu tartışmaları bilimsel verilerin inorganik köken teorilerini geçersiz kılmasıyla organik kökenli olduğu kanıtlanmıştır.
Petrol hidrokarbonları ve hidrokarbon bileşiklerinin birçok canlı organizmalarda değişmiş veya değişmemiş olarak bulunuşu ve bunlarında çökeller ile birlikte sedimanlar arasında var oluşu, petrolün kökeninin organik olduğunu göstermektedir.
Bir petrol havuzu ardarda gerçekleşen olaylar sonucu oluşan hidrokarbonlar topluluğudur. Yer altı tabakalarında tortu veya birikintilerle karışık halde toplanan bu hammadeler basınç, sıcaklık ve kimyasal tepkimelerle dönüşüme uğrarlar. Bundan sonra hidrokarbonların kapanlarda yakalanmasıyla sonuçlanacak göç olayı başlar.
Türkiye’de Petrol
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, tüm yeraltı zenginliklerinin aranması ve işletilmesi için ulusal bir yapılanmaya gidilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucu Van-Kürzot’ta 1937- 1938 yıllarında bir miktar petrol elde edilmiştir. 1940’ta Raman- 1 kuyusunda petrol bulunmuştur.
1951 yılında Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde ticari petrol sahası olan Garzan- 2 kuyusunda petrol bulunmuştur. 1954’te TPAO’nun kurulmasıyla Türkiye’deki tüm arama ve üretim faaliyetlerinde sorumluluk MTA’dan alınarak TPAO’ya devredilmiştir.
Cumhuriyet döneminde ve günümüze kadar yapılmış toplam üretim ve bu toplam üretim içinde TPAO’nun payı aşağıda gösterilmektedir.
Türkiye’de yıllar itibariyle ham petrol üretimi (milyon ton)